Bitkilerdeki Şifa
  Site içi Arama

DEPRESYON VE ANTİDEPRESANLAR

01 Mart 2013 - 08:34

Günümüzün hastalığı olan depresyon, 7’ den 70’e her yaştaki insanları etkilemektedir. Çocuklarda bile strese bağlı olarak astım-ülser-kolit-guatr-sedef-şeker-saç dökülmesi gibi rahatsızlıkların görüldüğü tespit edilmiştir(1). Bu gibi rahatsızlıkların yanında, hiperaktivite teşhisi konulan çocuklarda bile, tedavi amaçlı antidepresanlar kullanılmaktadır. Bu da, çocukların küçük yaşta bu tür ilaçlara bağımlılık göstermesi gibi bir risk taşımaktadır.

1-Genel Olarak

Günümüzün hastalığı olan depresyon, 7’ den 70’e her yaştaki insanları  etkilemektedir. Çocuklarda bile strese bağlı olarak  astım-ülser-kolit-guatr-sedef-şeker-saç dökülmesi gibi rahatsızlıkların görüldüğü tespit edilmiştir(1). Bu gibi rahatsızlıkların yanında, hiperaktivite teşhisi konulan çocuklarda bile, tedavi amaçlı antidepresanlar kullanılmaktadır. Bu da,  çocukların küçük yaşta bu tür ilaçlara bağımlılık göstermesi gibi bir risk taşımaktadır.

Antidepresanların kullanımının artışı konusunda  Amerika’da yapılan bir araştırmada,  12-17 yaş grubundaki her 100 kişiden 4’ ünün ve her 10 yetişkinden 1’ inin antidepresan kullandığı ve bu kişilerin % 60’ ından fazlasının  2 yıldan beri, % 14 ünün de 10 yıldan beri bunları kullandığı, belirlenmiştir (2). Ayrıca, Fransız bilim adamlarının yaptığı başka bir araştırmada ise, insanlara verilen sakinleştiricilerin ve uyku ilaçlarının, alzheimer’a yakalanma riskini %20 ile %50 oranları arasında artırdığı tespit edilmiş, ayrıca   sakinleştiricilerin de düşünme  kabiliyetinin kaybolmasını artırdığı  değerlendirmesi yapılmıştır (3). 

Türkiye  Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV)’  ın yaptığı bir araştırmada ise, Türkiye’ de antidepresan kullanımının ve psikiyatriste gitme sayısının arttığının belirlendiği, yapılan çalışmalarda ve Intercontinental Marketing Services (IMS)’ in verilerine göre , Türkiye de kullanılan antidepresan sayısının,  2005 yılında yaklaşık 20 milyon kutu iken, 2010 yılında 34 milyon kutuyu geçtiği, Türkiye’ de  bulunan psikiyatristlerin sayısının bu kadar ilacı yazacak kadar fazla olmadığı, bu rakamların  alınan antidepresanların bir kısmının da kontrolsüz kullanıldığını bize gösterdiği,  beş yıl içinde  antidepresan kullanımının % 65 gibi ciddi bir oranda artışının endişe verici olduğu,  psikiyatriste baş vuran hasta sayısının 2000 yılında artış gösterdiği ve 2009 yılında bir psikiyatriste  ayda 500 hasta düştüğü, ifade edilmektedir (4).

2- Depresyon ve Uykusuzluk

Depresyon ve uykusuzluk arasında bir kısır döngü vardır. Uykusuzluk depresyonu tetiklemekte, depresyon da uykusuzluğa neden olmaktadır. Uyku, organizmanın dinlenmesini sağlayan hareketsizlik hali ve tüm vücudu yaşama hazırlayan yenilenme süreci olarak tanımlanır. Uyku sırasında merkezi sinir sistemi, solunum, dolaşım, kas, iskelet sistemi gibi önemli sistemler, kendilerini tamir etmektedirler. Düzenli uyku ile vücut performansı artırılır. Uykusuzluk ise iş gücü ve mental yetenekleri azaltmaktadır (5).

Uykusuzluk ileri yaşlarda da sık görülen bir rahatsızlıktır. Emeklilik, eşini kaybetme, beslenmenin, günlük yaşamın ve uyku saatlerinin değişmesi, hastalıklara bağlı olarak kullanılan ilaçların artması, uykusuzluğu tetiklemektedir. Bütün bu değişiklikler, ileri yaşlarda depresyona neden olabilmektedir. Uzmanlar,   uykusuzluk için verilen ilaçların, tedavi etmenin ötesinde, rahatsızlığın daha da kalıcı olmasına neden olacağı konusunda uyarmaktadırlar(6).  Hatta bilim adamları, uyku hapı kullanımının, kullanılan doz ile bağlantılı olarak ölüm riskini artırdığını tespit etmişler ve sık sık kullanılan uyku haplarının kanser olma ihtimalini artırdığını iddia etmişlerdir(7).

3- Depresyon ve Uykusuzluğa Karşı Bitkilerin Kullanımı

Günümüzde, tekrar rağbet gören bitkilerden bazılarını antidepresan olarak kullanabiliriz. Büyükşehir yaşantısı, her insanda genelde gün sonunda gerginlik yaratmaktadır. Gün içinde içilecek ıhlamur, oğulotu  gibi bitkiler, biraz olsun rahatlamamızı sağlar. Veya  yayvan bir kap içindeki su içine damlatılan lavanta yağı, sıcak ortamda tutulursa, solunan hava ile rahatlama sağlanabilir. Akşamları içilen çay, kahve yerine, kantaron, ıhlamur, oğulotu, lavanta ile hazırlanan çaylar içilebilir. Bugün piyasada tablet veya kapsül olarak hazırlanmış bitkiler ve ekstreleri satılmaktadır.Güvenilir firmaların çıkardığı kediotu, kantaron, kava kava, çarkıfelek, çuha çiçeği bitkilerini, sinir sistemini yatıştırıcı olarak kullanabiliriz.

Bunların dışında, yaşantımıza katacağımız sporun da, sinirlerin yatışmasında ve uyku düzeninin sağlanmasında büyük önemi vardır.

Günlük yaşantımıza katacağımız rahatlatıcı çay içimleri ve bir saatlik yürüyüş, bizi rahatlatacaktır. Bu yöntemler, pek çok yan etkisi olan ve belli bir pazar oluşturan antidepresan ilaç kullanımını, biraz olsun azaltabilecektir.

Ecz. Mevhibe ŞEKER
Eczacı dergisi Temmuz 2012
mevhibeseker@bitkilerdekisifa.com.tr


KAYNAKLAR:
  1. Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu  , Çocuk ve Aile,” Her Yönüyle  Psikosomatik Rahatsızlıklar”, Yıl 3, Sayı 26, 15 Temmuz 2000 s. 18       
  2. Eczacı Dergisi    Kasım 2011, yıl 7, sayı 81, s. 66
  3. Eczacı Dergisi  Kasım 2011, yıl 7, sayı 81, s. 28
  4. Milliyet Gazetesi, “Antidepresanlara Fena Sardık”,  17 şubat 2012, s.5
  5. Prof. Dr. Mehmet Karadağ , Hekimcebakış, “Uykuda Solunum Durması”,  Ocak-Haziran 2005, Sayı 62, s. 51
  6. Uzman Dr. Melek Kandemir,  Bizim Eczacı,” Gece Nöbetcisi Yaşlıların Hastalığı”,  Yıl 4, sayı 45, Mayıs 2011, s. 22
  7. Haber Türk, “ Uyku Hapları Öldürüyor mu ?”, 28 şubat 2012

Diğer Sayfalar


E-Bülten
Yeniliklerden Haberdar Olmak İster misiniz ?
E-Posta Adresinizi Giriniz ve ekleyiniz ...

 
     
ANASAYFA  |  KİTAP  |  HAKKIMIZDA  |  İLETİŞİM

Sitemiz bitki bilgilendirme sitesidir. Ayrıca bitkisel ürün satışıda yapılmaktadır.
Sitemizde bulunan ürünler ilaç değil bitkisel destek ürünüdür.
 

Atatürk Heykeli arkası, Dispanser yukarısı cadde,
Sivasiler Camii(Tahtalı Mescit) altı, No.5A
Heykel/ Osmangazi-BURSA


   
2011 © Bitkilerdeki Şifa